• ANASAYFA
  • MUTFAK
  • KEŞFET
  • HABERLER
  • RESİMLER
  • VİDEOLAR
  • RESMİ YAZILAR
  • PROJELER VE ETKİNLİKLER
  • İLETİŞİM
  • ENGLISH
TARİH
İKLİM
SANAYİ
TARIM
HAYVANCILIK
TURİZM
MÜZELER
YAYINLARIMIZ

KAYSERİ TARİHİ

Kayseri Tarihi Türkiye’nin kültür, sanat, bilim ve turizm merkezlerinden biri olan Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa beşiklik etmiş ve her dönemde önemini korumuştur. Kayseri tarihinin tamamını ele almak çalışmamızın kapsamı dışındadır. Kayseri çevresinde bilinen en eski yerleşim yeri, şehre yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Kültepe / Kaneş’tir. Kaneş’in önemini kaybetmesi üzerine o dönemlerin kutsal dağı olan Argaios’un (Erciyes) kuzey eteğinde bulunan Mazaka’nın ön plana çıktığını ve şehrin merkezi olduğunu görmekteyiz. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Kappadokia Krallığı Dönemi’nde Eusebia (M.Ö.150) Son Kral Archaleaos Dönemi’nde de (M.Ö. 12-11) “imparator şehri” anlamında “Kaisareia” adı verilmiş; bu isim Araplarca “Kaysariya” şeklinde kullanılmıştır. Türkler Anadolu’yu fethettikten sonra Şehre “Kayseriye” adını vermişler ve bu ad, Cumhuriyet Dönemi’yle birlikte Kayseri şeklini almıştır. Kayseri kronolojik olarak “Hatti, Hitit, Asur, Kimmer, Med, Pers, Makedon, Kapadokya, Ermeni, Roma, Sasani, Arap, Bizans, Anadolu Selçuklu, Moğol, İlhanlı, Eretna, Karaman, Dulkadir ve Osmanlı” medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Türkler Afşin Bey komutasında, 1067 tarihlerinde Kayseri’yi fethettiler. 1071 Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya büyük bir Türk göçü gelmeye başladı. 1071’den 15 sene sonra, 1085 yıllarında Kayseri artık bir Türk ve Müslüman şehri olmuştur. Kayseri Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad zamanında Türkiye Selçuklu devletinin Konya ile beraber başşehrinden birisi olmuş ve Fatih Sultan Mehmet zamanında, 1474 yılında Osmanlı toprağına katılmıştır. 1474 Karaman Eyaleti’ne bağlı sancak merkezi 1839 Bozok Eyaleti’ne bağlı sancak merkezi 1867 Ankara Eyaleti’ne bağlı sancak merkezi 20 Nisan 1914 bağımsız liva (sancak) 1924 Vilayet oldu. Kayseri; Selçuklu Devleti, Eratna Beyliği, Dulkadiroğulları, Kadı Burhaneddin, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti dönemlerini yaşamış, başta Selçuklular olmak üzere her dönemde önemli bir Türk kültür merkezi olmuştur. Kayseri, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı yenilgisi günlerinde, bağımsız bir sancak olarak yönetiliyordu. Kayserinin nüfus yapısını etkileyen başlıca gelişme savaş yıllarındaki göçlerdi. Ermeni, Rum nüfus şehri terk ederken Anadolu’nun işgal altındaki yerlerinden Türk göçleri geldiği gibi Kafkasya’dan göçen Çerkez’ler de Kayseri’ye yerleşiyordu. Kayseri yöresi, Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan Fransız işgalleri döneminde üçüncü bir göçe tanık oldu. Kayseri ili, Milli Mücadele Dönemi’nde Develi’ye bağlı Taşçı Bucağı dışında işgal görmemiştir. Kayseri, Cumhuriyetle birlikte 1924 Anayasası gereği vilayet oldu. Birçok medeniyetin Kayseri şehrini ele geçirmek için mücadele etmesi ve burada uzun yıllar hüküm sürmesi Kayseri’nin zirai, ekonomik, kültürel, ticari ve jeopolitik önemini göstermektedir.

KAYSERİ İKLİMİ

Kayseri’de step iklimi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. İklim çukurda kalan bölgelerde daha yumuşakken yaylalara ve dağlık kesimlere çıkıldıkça sertleşir. Merkezin denizden yüksekliği 1,093 m’dir. Hakim rüzgâr kuzeybatı yönünden, en şiddetli rüzgârlar ise güney ve güneydoğu yönünden eser. Kayseri İç Anadolu bölgesinin en soğuk illerindendir. Kış ayları dondurucu soğuk, yaz ayları sıcak ve kuraktır. Yaz mevsimi kısa sürelidir. Kış ve yaz mevsimleri arasında sıcaklık farkı büyük olduğu gibi gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı da büyüktür. Yazın 39.8 0C ‘ye kadar çıkabilen sıcaklıkların, kışın –32.50C’ye kadar düştüğü görülür. Kıta iklimi karakterinde olan Kayseri’de yağışlar kış, ilkbahar ve sonbahar aylarına rastlar. Son yirmi yılın yıllık 416 mm. yağış ortalamasının %22’si sonbahar, %36’sı ilkbahar %32’si kış ve %10’u da yaz mevsimlerinde görülür. Kış mevsimi uzun sürer ve yağışlar genellikle kar halindedir. En fazla yağış alan bölgeler sırasıyla II,III. alt bölge ve en az yağış alan I. alt bölgedir. Nisan ve Mayıs aylarında yağış maximum düzeye ulaşmaktadır. En düşük yağış ise Temmuz ayında düşmektedir.

KAYSERİ SANAYİSİ

1990’lardan bugüne Anadolu’nun yaşadığı değişimden, ekonominin dinamikleşmesinden, bu dinamizmin yarattığı “yeni orta sınıf” olgusundan söz edilirken, değişim sürecini simgeleyen “Anadolu Kaplanları” kavramına referans gösterilen ve akla ilk gelen yerlerden birisi Kayseri’dir. Kayseri, küresel rekabette ayakta kalmayı başarmak için devlet desteğinden ziyade, teknoloji alanındaki gelişmeleri takip etmiş ve öz kaynaklara dayalı girişimciliği ön plana çıkarmış; bu süreçte de dayanışma ve yardımlaşma gibi muhafazakar değerlere sahip çıkmayı benimsemiştir. Kayseri sanayi üretimi temel olarak Kayseri OSB, İncesu OSB, Mimarsinan OSB olmak üzere 3 organize sanayi bölgesinde ve Kayseri Serbest Bölgesi’nde yapılmaktadır. Kayseri sanayi üretiminin esas merkezi, şehir merkezine 15 km mesafede, 22 milyon m² alan üzerine kurulu olan ve ölçek olarak Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesi konumunda olan Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’dir. Bölgenin en önemli tesisleri; ofis büro mobilyaları, sac boru ve profil, elektrostatik toz boya, yatak-baza, dayanıklı tüketim malları, alüminyum iletken tel tesisleri, beyaz eşya üretim fabrikası gibi üretim ağırlıklı tesislerden oluşmaktadır. Bütün bu sanayi bölgelerinde yapılan üretim geneli değerlendirildiğinde, Kayseri’nin oldukça gelişmiş ve çeşitlenmiş bir üretim yapısına sahip olduğu görülür. KAYSO verilerine göre; Kayseri’nin geleneksel olarak güçlü olduğu metal eşya sektörünün imalat sanayiinde başı çektiğini, onu mobilya ve ağaç eşya sektörünün izlediği görülür. Metal eşya sektörü, Kayseri’de ilk gelişen imalat sektörlerinden birisidir. 1950’li yıllardan itibaren basit teknoloji ve el emeği ile elektrikli fırın, alüminyum mutfak eşyaları, yayık ve soba üretimine başlanmış, daha sonra emaye soba ve mutfak eşyalarının üretimine geçilmiş, özellikle son dönemde çelik kapı, metal mobilya (ofis mobilyaları, raf vb.) üretimi öne çıkmıştır. Yurt dışına yapılan ihracatın önemli bir bölümünü; bakır tel, çelik tel, çelik yay, çelik halat vb. üretiminden kaynaklanmaktadır. Ağaç eşya sektöründe ise kanepe, koltuk, panel mobilya gibi ev ve ofis mobilyaları başı çekmektedir. Son yıllarda bir mobilya üretim merkezi haline gelen Kayseri’de, Türkiye’deki üretimin %70’i yapılmaktadır. Diğer taraftan, mobilya sanayiinin gelişmesine paralel olarak, son dönemlerde koltuk ve kanepe kumaşı, döşemelik kumaş, keçe, elyaf, yatak kumaşı gibi sektörlerde de ciddi bir yan sanayi oluşumu göze çarpmaktadır. El halısında üretim azalmakla birlikte, Atlas Halı Fabrikası ile başlayan makine halısı üretimi Saray Halı, Atlantik Halı gibi birçok fabrika tarafından devam ettirilmektedir. Poşet, ambalaj naylonu, PVC ambalaj malzemeleri gibi sektörler gelişirken, asıl atak 2000’li yılların başında toz ve sıvı deterjan sektöründe yapılmıştır. Türkiye’nin en yüksek kapasiteli şeker fabrikası olma özelliğine sahip Kayseri Şeker Fabrikası, gıda sektöründe kentin en dinamik aktörü durumundadır. Bunun dışında bölgeden elde edilen hammaddeye dayalı gıda sanayiinin de oldukça eski bir geçmişi vardır. Un, makarna, irmik, bisküvi, meyve suyu gibi ürünler üretilirken, öte yandan et ve yumurta tavukçuluğu, süt ve süt ürünleri imalatı da yapılmaktadır. Elektrikli ev aletleri alanında 1950’lerden beri üretim yapılmakta olup, 1974’te HES Kablo’nun kurulmasıyla haberleşme, elektrik, elektronik iletişim kablolarına dayalı bir ihracat söz konusu olmuştur. Kayseri maden yönünden zengin bir il sayılabilir. Kayseri ekonomisi açısından en önemli maden çinkodur. 1968 yılında çinko üretimi için Kayseri-Adana karayolu üzerinde 1,800 dekarlık bir arazi üzerinde halka açık anonim şirket olarak Çinkur A.Ş. kurulmuştur.

TARIM

İlimiz yüzölçümünün yarısına yakını tarım alanı olarak kullanılmakta bu alanında %26’sını 1. sınıf, %26’sını 2. sınıf ve %48’ine de 3. sınıf tarımsal alan olarak dağıtabiliriz. Tarım alanlarının sulama bakımından yeterli düzeyde olmaması verimi azaltmaktadır. Toplam tarım arazisinin sadece %14’ü sulanmaktadır. Büyük sulama projelerinin ( Develi II. Merhale, Bahçelik Sarıoğlan, Yamula ) tamamlanması ile birlikte bu oran %28’e yükselecektir. Bu projelerle birlikte ayrıca ürün çeşitlendirme ve özellikle hayvancılığı da canlandıracak yem bitkisi üretimine ve verimliliği artırmaya yönelik projeler hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Kayseri ekonomisinde tarım; sanayi, ticaret ve ulaştırma sektörlerinden sonra gelip genellikle kurak alanda yapılmaktadır. Bitkisel sahada buğday ağırlıklı hububat, endüstriyel bitkiler, yağlı tohumlar, yumru bitkiler ekilmekte ayrıca sebze ve meyvecilik yapılmaktadır. Tarımsal üretimden elde edilen gelirin yetersizliği, yöre çiftçisini tarımın yanı sıra diğer ekonomik uğraşlara itmiştir. Et kombineleri, süt işleyen fabrikalar, sucuk–pastırma imalathanelerinin çokluğu hayvancılığın–besiciliğin önemini arttırmaktadır. Büyük ve modern tavuk çiftliklerinin sayısı artış göstermektedir. Hayvancılıkta en çok koyun yetiştirilmektedir. Kayseri’de üretilen hayvansal ürünler içerisinde parasal değer olarak; et, süt, yumurta ve beyaz et ilk 4 sıraya yerleşir. Tatlı su balıkçılığı da sürekli gelişmekte olan bir sektördür.

HAYVANCILIK

İlimiz yüzölçümünün yarısına yakını tarım alanı olarak kullanılmakta bu alanında %26’sını 1. sınıf, %26’sını 2. sınıf ve %48’ine de 3. sınıf tarımsal alan olarak dağıtabiliriz. Tarım alanlarının sulama bakımından yeterli düzeyde olmaması verimi azaltmaktadır. Toplam tarım arazisinin sadece %14’ü sulanmaktadır. Büyük sulama projelerinin ( Develi II. Merhale, Bahçelik Sarıoğlan, Yamula ) tamamlanması ile birlikte bu oran %28’e yükselecektir. Bu projelerle birlikte ayrıca ürün çeşitlendirme ve özellikle hayvancılığı da canlandıracak yem bitkisi üretimine ve verimliliği artırmaya yönelik projeler hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Kayseri ekonomisinde tarım; sanayi, ticaret ve ulaştırma sektörlerinden sonra gelip genellikle kurak alanda yapılmaktadır. Bitkisel sahada buğday ağırlıklı hububat, endüstriyel bitkiler, yağlı tohumlar, yumru bitkiler ekilmekte ayrıca sebze ve meyvecilik yapılmaktadır. Tarımsal üretimden elde edilen gelirin yetersizliği, yöre çiftçisini tarımın yanı sıra diğer ekonomik uğraşlara itmiştir. Et kombineleri, süt işleyen fabrikalar, sucuk–pastırma imalathanelerinin çokluğu hayvancılığın–besiciliğin önemini arttırmaktadır. Büyük ve modern tavuk çiftliklerinin sayısı artış göstermektedir. Hayvancılıkta en çok koyun yetiştirilmektedir. Kayseri’de üretilen hayvansal ürünler içerisinde parasal değer olarak; et, süt, yumurta ve beyaz et ilk 4 sıraya yerleşir. Tatlı su balıkçılığı da sürekli gelişmekte olan bir sektördür.

KAYSERİ TURİZMİ

Kayseri; eski yerleşim ve medeniyet merkezlerinden biri olması, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, coğrafi konumu itibariyle ülkemiz turizmi açısından ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadır. Yazın dağcılık ve doğa yürüyüşü, kışın kayak keyfi yapılabilen Erciyes, yüzlerce kuş türünün barındığı Sultan Sazlığı, Aladağlar Milli Parkı, bir doğa harikası olan Kapuzbaşı Şelaleleri ve Soğanlı Vadisi şehrin başlıca doğa turizmi potansiyelidir. “Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Turizm Stratejisi 2023”te Kayseri, “Kapadokya Kültür Turizmi Gelişim Bölgesi” içinde yer almaktadır. Erciyes Dağı ve kış sporları, ülkemizin en yüksek beşinci dağı olan Erciyes Dağı, geçmişten günümüze dağcılık ve kış sporları konusunda ilgi alanı olagelmiştir. Erciyes Kayak Merkezi 26 milyon km² alan üzerine kurulu olup mülkiyeti tamamen Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne aittir. Belediye tarafından “dağ yönetim modeli” üzerine kurulan Erciyes A.Ş., kayak merkezinin global çapta tanıtım ve pazarlanması için yurt içi ve yurt dışı fuarlar, seminerler, sunumlar, organizasyonlar, etkinlikler yaparak, hem Kayseri’nin hem de ülkemizin ismini yaz turizmi-kış turizmi-kayak turizmi açısından tanıtmakla, olayı milli bir kalkınma meselesi olarak da görmektedir. Yamaç Paraşütü sporu, ilk bakışta serbest atlama paraşütüne benzeyen bir paraşüt ile uçak yerine, yüksek bir tepeden koşmak suretiyle havalanarak yapılmaktadır. Su Sporları olarak, Zamantı Irmağı geçmiş yıllardan bugüne rafting sporunun yapıldığı önemli alanlardan birisidir. Yamula Baraj Gölü’nde yelken, sörf, kano ve göl bisikleti sporları yapılabilir. Yine Yemliha-Beydeğirmeni-Küllü-Bayramhacı-Sarıhıdır-Avanos güzergâhında (57 km) üç günlük kano safari turları düzenlenmektedir. Sultan sazlığı Yahyalı, Develi ve Yeşilhisar ilçeleri sınırları içerisinde Kayseri’ye 70 km mesafede 1,074 m rakımlı Sultan Sazlığı’nı, 1993 yılında Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu doğal sit alanı ilan ederken, alanın tamamı 1994 yılında Ramsar sözleşmesi listesine dahil edilmiştir. Aladağlar Milli Parkı, Tabiat yapısı, bitki örtüsü, yaban hayatı bakımından üstün estetik değere ve manzara bütünlüğü sağlayacak ölçüde yeterli büyüklüğe sahip yerli ve yabancı ziyaretçilerin dinlenmesine ve eğlenmesine uygun son derece çekici bir alandır. Kapuzbaşı şelalesi Kayseri’nin Yahyalı ilçesi sınırları içinde Kapuzbaşı, Yeşilköy ve Derebağ şelaleleri yer almakta olup, bu şelalelerin en önemlisi Kapuzbaşı şelaleleridir. Kayseri Yer altı Yerleşimleri uzmanlara göre Erciyes ve çevredeki 68 volkanın hediye ettiği, işlemesi kolay kayalarda 11 yeraltı şehri ve üç kaya yerleşiminin gizli olduğu düşünülüyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi, ÇEKÜL Vakfı ve OBRUK mağara araştırmacılarının ortak yaptığı çalışmalarla, Kayseri’deki yeraltı yapıları haritalandırılmış ve envanteri çıkarılmıştır. Kayseri yürüyüş rotalarının ilk bölümü; Aladağlar Milli Parkı’nda oluşturulmuştur. Bu bölge yerli-yabancı doğaseverlerin özellikle tercih ettiği bir yürüyüş destinasyonudur.

MÜZELER

ATATÜRK MÜZESİ
İmamzade Raşid Ağa Konağı, sivil mimarinin ve Kayseri evlerinin güzide örneklerinden biri olmasının yanı sıra, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk Kayseri ziyaretinde (19 Aralık 1919) burada ağırlanmasıyla, ev yakın tarihin önemli mekanlarından birisi olmuştur. Melikgazi ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde yer alan, XIX. yüzyıl Geç Osmanlı Dönemi’ne ait eski bir Türk evidir. 1976 yılında Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescil edilmiş, 1978 yılında da Kültür Bakanlığı'nca kamulaştırılmıştır. Daha sonra konak restore edilmiş, 1983 yılında “Atatürk Evi” olarak ziyarete açılmıştır. 19 Aralık 1988 günü de binanın ikinci katı tekrar düzenlenerek “Atatürk Müzesi” olarak hizmet vermeye başlamıştır. Birinci katta Kültür Bakanlığı’nın Galeri Müdürlüğü’nün yönetim büroları ve sergi salonu yer almaktadır. Aynı malzeme ve işçilikle yapılmış bir çok Kayseri evinin, bugün ayakta kalabilen birkaç örneğinden birisi olan bina, ilginç mimari özelliklere sahip, el işçiliği fazla olan, yerel özelliklerin etkisinde kalarak yapılmış bir sivil mimarlık yapısıdır. Orta Çağdan beri süregelen, çevresel yapı geleneğinin son örneklerinden birisidir.

KAYSERİ LİSESİ-(Milli Mücadele Müzesi)
Derece–yî Ûlâ Mekteb–î Mülkiye İdadisi II. Abdülhamid zamanında, 1904 yılında inşa edildiği kabul edilir. Eserin tamamında, düzgün kesme taş kullanılmıştır. Revak kemerlerinde ise kahverengi taş tercih edilmiştir. Eğitim–öğretim ilk olarak Kapan Mahallesi’nde Seyfullah Efendi konağında başlamıştır. Lisenin ilk bölümü olan ortaokul (Rüştiye), Kayserili Kaptan–ı Derya olan Ahmed Paşa tarafından 1870 yılında yaptırılmıştır. Bugünkü Kayseri Lisesi'nin 1. katı, H.1322/M.1904 yılında Kiçikapı Mahallesi’nde yapılmıştır. Binanın 2. katı 1915–1916 yılında tamamlanmış, ismi de “Sultanî” olmuştur. 1927 yılında “Kayseri Lisesi” adını almış ve faaliyete geçmiştir. İki katlı binanın ihtiyaca cevap vermemesi üzerine, 1927’de ek bina yapılmıştır. Aynı yıl lisenin 20 m güneydoğusuna konferans salonu, yemekhane ve kütüphane eklenmiştir. Kayseri Lisesi, kuruluşundan itibaren bölgedeki tarihi eserlerin toplandığı müze görevini de yaparak, Kayseri müzeciliğinin temelini oluşturmuştur. 2014 yılında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokol ile 50 yıllığına Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin tahsisine karar verildi. Şu anda Milli Mücadele Müzesi ismi ile halkın hizmetine açılmıştır.

AHİ EVRAN ZAVİYESİ(Esnaf ve Sanatkarlar Müzesi)
Şehir merkezinin güneyinde, Talas Caddesi üzerinde, Döner Kümbet ve Emir Ali Türbesi’nin yakınında yer almaktadır. Bütün prensiplerini “Dinin asıl kaynağından alan, ahlâkla sanatın, konukseverlikle yardımseverliğin uyumlu bir terkibi halinde, yardım temeli üzerinde kurulmuş olan, asırlarca bütün esnaf, sanatkâr ve meslek erbâbına yön vererek onların çalışmalarını düzenleyen Ahilik Teşkilatı’nın kurucusu olan ve “Ebu’l–Hakayık” unvanıyla da anılan Ahi Evran, Kayseri’de de Ahilik Teşkilâtı’nın kurulmasına öncülük etmiştir. Bu yönüyle Türk Kültür tarihinde ilk esnaf teşkilatının kurucusu olan Ahi Evran’ın Kayseri’deki faaliyetleri, kendisinin ölümünden sonra da esasları belirlediği sistem üzerinde asırlarca devam etmiştir. Yaşadığı yıllarda adına inşa edilen “Ahi Evran Zaviyesi”, Osmanlı Devleti’nin son asrına kadar varlığını muhafaza etmiştir. Bugün Talas Caddesi’nde bulunan zaviye, bu anlamda önem taşımaktadır. Anadolu’da XIII. yüzyılda zaviyelerde uygulanan plan şeması ile benzerlik göstermektedir. Zaviyenin duvar örgüsüne, plan şemasına bakmak XIII. yüzyılda yapılmış olduğu kanaatini uyandırır. Ahi Evran Zaviyesi; bugün Röleve ve Anıtlar Kurulu tarafından eski eserler kapsamına alınmış, onarımı Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılarak, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’ne “Ahi Evran Zaviyesi Esnaf ve Sanatkârlar Müzesi” olarak kullanılması amacıyla tahsis edilmiştir ve 2002 yılından beri müze olarak kullanılmaktadır.

GEVHER NESİBE ŞİFAHANESI (SELÇUKLU UYGARLIĞI MÜZESİ)
“Çifte Medrese” olarak da tanınan Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi, Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmıştır. Sade mimarisiyle dikkat çeken külliye, Anadolu mimarlık tarihininin günümüze kalan en önemli yapılarındandır. Osmanlı Dönemi’nde kısmen onarılmış olmasına rağmen, harap haldeyken 1960’lardan itibaren başlayan kapsamlı restorasyon çalışmaları yapılmıştır. 1980’li yıllardan itibaren Erciyes Üniversitesi tarafından Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmıştır. 2012 yılında Çifte Medrese’nin kullanımının Belediyemize devredilmesiyle Selçuklu Müzesi kurma çalışmaları başlamıştır. Yapıdaki başta çatı olmak üzere küçük onarımlar, müze koleksiyonunun oluşturulması, içeriğinin hazırlanması 2 yıl boyunca yoğun bir biçimde devam etmiştir. Sonunda kent için tarihsel ve imgesel değerinin yanı sıra, yerel ve evrensel kültürel mirasın da önemli bir parçası olan bu anıt eser, Belediyemiz tarafından, Anadolu Selçuklu dünyasını farklı yönleriyle tanıtan bir müzeye dönüştürülerek 21 Şubat 2014 tarihinde hizmete açılmıştır. Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığına odaklanan müze tematik bir yaklaşımla planlanmıştır. Bir kısmında Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana çıkaran müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini ön plana taşımaktadır. Selçuklu Uygarlığı ile ilgili olan kısımda; 'Selçuklu Kenti', 'mimarisi', 'sanatı', 'bilimi', 'giysisi' gibi unsurlar ile 'Kayseri'de Selçuklular', 'Anadolu'da Selçuklular' gibi kısımlar yer almaktadır. Şifahiye ile ilgili kısımda ise; 'hastalıklar', 'tedavi yöntemleri ve aletleri', 'bilginler', 'ecza', 'su ve sağlık', 'müzik ile tedavi', 'renk ile tedavi' gibi kısımlar bulunmaktadır. Müze içerisinde sergilenen Selçuklu ve yakın dönemine eserlerinin yanı sıra, etkileşimli ve teknolojik görsellik içeren alanlar yer almaktadır. Böylece ziyaretçilerimiz; dinleyerek, deneyerek, uygulayarak ve teknolojik aletleri kullanarak Selçuklu Medeniyeti hakkında bilgiler almaktadır. Ayrıca çocukların müzeyi ve Selçuklu'yu sevmesi için çocuk odamızda çizgi filmler ve çeşitli oyunlar bulunmaktadır. Yine müze içerisinde çeşitli konser ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı mekanlar bulunmaktadır.

KAYSERİ ARKEOLOJİ MÜZESİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında imzalanan 30.04.2012 tarihli protokol ile Kayseri İç Kale’de yeni bir müze yapımına karar verilir. Projesi Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanan müzenin yapımına 2013 yılında Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından başlanır ve son eksiklikleri 2019 yılı Mayıs ayında tamamlanarak Kültür ve Turizm Bakanlığına teslim edilir. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığının temin ettiği işçi ve araçlarla 2019 yılının Mayıs ayında taşınma işlemine başlanarak, eserlerin yeni müzeye taşıma ve teşhir tanzim işlemleri Eylül ayında bitirilir. Kale, Kayseri Büyükşehir Belediyesince kültür ve sanat merkezi olarak (kafeteryalar, sanatçılar sokağı vs.) kullanılmakta olup, bodrum katı ve asma katı ise Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilerek müze alanı olarak düzenlenmiştir. Yapılan protokol gereğince müzenin, inşası ve teşhir-tanzimi Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde Büyükşehir Belediyesince finanse edilmiştir. Asma katında idari bürolar yer alan müze 5500 m2 alana oturmaktadır. Müzede; ihtisas kütüphanesi, konferans salonu, çocuk eğitim alanı, laboratuvar, geçici sergi salonu, DÖSİM satış mağazası, depolar, 8 bölümde eser sergi salonu ve girişte büyük taş lahitlerin sergilendiği açık teşhir alanı yer almaktadır. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Anadolu halkı, insanlık tarihinin en önemli buluşu olan yazıyı ustaca kullanmanın yanında, antik uygarlıkların temelini oluşturan Mezopotamya kültürü ile ilişkiler kurmuştur. Felahiye ilçesi yakınındaki kum ocaklarında bulunmuş bir toplu buluntu grubu, teber biçimli 11 balta, sap delikli 3 balta, 1 asa başı ve 11 çalparadan oluşmaktadır. Bu eserler Kayseri’nin günümüzden 4300 yıl önce de maden sanatı açısından önemli bir merkez olduğunu göstermektedir. Silahların yanında bulunan çalparalar Erken Tunç Çağı’ndan beri ritüellerde müzik aleti olarak kullanılmıştır. Müzenin Hitit bölümünde, ilimiz Sarıoğlan ilçesine bağlı Çiftlik köyünde bulunan altından yapılmış bir Güneş Tanrıçası Heykelciği sergilenmektedir. Hitit İmparatorluk Çağı’na tarihlenen heykelcik, arkalıksız, yanları hafif yukarı kalkık bir tahtta oturmakta, vücudunu tamamen örten kalın bir manto ve yuvarlak bir başlık giymektedir. Klasik ve Arkaik döneme ait (MÖ 680-330) müzede sergilenen eserler arasında en önemlileri sikkelerdir. Arkaik dönemde ilk sikke basan Lidyalılardır. Onları Pers kralları ve Grek şehir devleti idarecileri takip eder. Müzede; Roma Dönemi’ne ait heykeller, seramikler, (terra sigillata adı verilen seramik türü en çok kullanılanıdır ve siyah-kırmızı renktedir.) sikkeler, kandiller, figürinler, heykelcikler, tıp aletleri, bronzdan yapılmış silahlar, takılar, semboller ön yüzde görülürken, Hellenistik dönemde arka yüzde yer almaya başlamış, İmparator tasvirleri ise ön yüzde kullanılmıştır. Müzede Hellenistik dönem heykeller, sikkeler ve cam şişeler önemli yer tutar. Osmanlı bölümünde ise kale ile uyum sağlaması açısından delici ve kesici silahlar ile iç kalenin bir maketi yer almaktadır. Müzenin çıkışında İslami dönem kitabeler ve mezar taşları sergilenmektedir.

YAYINLARIMIZ

KAYSERİ'DE PASTIRMACILIK

GÖRÜNTÜLE

GASTRONOMİ TURİZMİ

GÖRÜNTÜLE

KAYSERİ MUTFAĞI

GÖRÜNTÜLE

KAYSERİ'NİN GURME ATLASI

GÖRÜNTÜLE

İLETİŞİM BİLGİLERİ

Kayseri
Gastronomi Şehri

gastronomi@kayseri.bel.tr

0(352) 220 70 90

0(352) 221 08 67

İLETİŞİM BİLGİLERİ

Kayseri
Gastronomi Şehri

gastronomi@kayseri.bel.tr

0(352) 220 70 90

0(352) 221 08 67

© 2022 Kayseri B.B. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı